Etiketler

16 Aralık 2016 Cuma

KIZILDERİLİ VE ÇİNGENE'DEN BİRKAÇ CÜMLE



Geçenlerde ailemle birlikte alışveriş merkezine gittim, Market kısmına da girmiştik. Bende nereye baksam diye düşünürken aklıma kitaplar geldi. Marketlerde cep boy kitaplar çok fazla oluyor belki onlardan alırım belki de başka aradığım bir kitapla rastlaşırım diye düşünerek kitapların olduğu reyona yöneldim. Öyle baktım baktım kitaplara fakat içlerinde o an almak istediğim yoktu. Sonra birden gözüme Kızılderili ve Çingene diye bir kitap ilişti, merak ettim.  Kitabı öyle bir karıştırdım sonra bıraktım o sırada annem seslendi ve o kitabı almak istediğime karar verdim, elime aldım kasaya yöneldim. Beni çeken kitabın ismiydi. Farklı şeylere karşı ilginç bir ilgim var. Evde okunmayı bekleyen o kadar çok kitabım varken ben bunu okudum ve bitirdim. O kitaplar dururken neden bu kitabı okudum bitirdim sorusuna gelirsek, çok basit bir dili vardı biraz da fantastik olaylar vardı bir de kitabın içinde  iki tane görme engelli kız kardeşiyle yaşayan bir kadın vardı. Ne olacağını merak ettim, hemde okumadan bu kadar uzaklaşmışken basit bir anlatımla geri dönüşün güzel olacağını düşündüm. 

Bir kitabı okurken her zaman o sayfalardan işime yarayacak bir şeyler ararım, belki bir kelime belki bir söz, belki bir ders... Tek bir pencereden bakarak görmek yerine farklı farklı pencerelerden bakarak olayı bambaşka görmeyi tercih ederim, bu yüzden ne okursam okuyayım bir şeyler ararım. Tabi ki bu kitapta da buldum, bir an hiç o an gelmeyecek sanmıştım ve bu beni üzmüştü fakat sonlara doğru olsada ben bir şeyler buldum. 

Altını çizdiğim kısımlardan ilki bir metafordu. Bu metaforda yağmuru duygulara benzetmişti. Açıklamasıysa şöyle ;

''...Bir an öfkeden deliririz, kalbimiz şimşek gibi çarpar, içimizde fırtınalar kopar. Sonra tek bir kelime ya da bir dokunuşla bir anda sakinleşiriz. Sonra hava açar, nabzımız yavaşlar, sanki her şeye taze bir başlangıç yapmış gibi oluruz. Yağmur damlaları güneşte elmas gibi parlar...''

Öfke halini çok iyi anlattığını ve çok güzel bir benzetme olduğunu düşündüm. Öfkeliyken bir söz bir bakış belki bir dokunuş bir anda her şeyi değiştirebiliyor. Buda insanın insana yaptığı  güçlü ve ilginç bir etki...

Kitapta bana farklı gelen bir yer daha vardı. Sam, Gretchen'a aşık ve onu sevdiğini daha Gretchen'a söylememiş, henüz çocuklar, Gretchan ona ''Sen arkadaştan da ötesin benim için...sende benim kardeşimsin artık.'' diyor, normalde sevdiğiniz insanın size benim için kardeş gibisin demesi hoşunuza gitmez, bir kalp kırıklığı hissedersiniz, fakat Sam burada seviniyor; çünkü aile kadar yakın olduklarını düşünüyor ve aile demek sonsuza kadar ayrılmamak demekti. Ne kadar da masumca ve duygusal bir düşünce,o duygu yoğunluğunu bir düşünsenize, böyle düşünen bir insanın o insan için neler yapabileceğini, bir sözünden, bir bakışından ne kadar etkilenebileceğini... Annesi de ona ''Kan sudan daha yoğundur.'' dermiş.Bununla bağdaştırarak Sam böyle düşünüyor. Burada altını çizdiğimse annesinin Sam 'e söylediği cümleydi. Gerçekten öyle değil mi, hayatımıza sürekli birileri giriyor çıkıyor, bir anı olarak kalıyorlar; fakat ailemiz birileri hayatımıza girip çıkarken hep yanı başımızda kalıyor, iyi ya da kötü bir şekilde yanımızdalar. (Ölüm kalım olmadığı sürece) İşte bu yüzden gerçekten aile ilişkileri çok önemli.

Gelelim son altını çizdiğim yere Sam'in annesi yine Sam'e bir öğüt veriyor:

''İnsan gençken sadece duygularına ve arzularına önem verir. Sürekli iniş çıkışlar yaşar. Gerçek aşk zaman ister. Aşkın nasıl bir şey olduğunu bilmeden ömrünü geçiren insanlar var. Herkes havai fişekler gibi bir aşk yaşamak ister. Ama derin bağlılığın getirdiği o sükunetin kıymetini pek az kişi anlar.''  
ve  bir tane daha
''Annesi, en büyük aşkların yavaş yavaş geliştiğini, zaman güçlendikçe arttığını söylemişti.''

Bir yanda havai fişekler gibi bir aşk bir yanda çok güçlü bir bağ...
Havai fişekler gibi bir aşka kapılacak dönemi atlattığımı düşünüyorum fakat hayatta hiçbir zaman ne olacağı belli olmuyor. Ne doğru ne yanlış bilmiyorum, nasıl hissettiğin bir insanla evlenmelisin doğru bir ilişki nasıl olur gerçekten bilmiyorum artık tek bildiğim bu durumlarda düşünmekten çok yaşamak. Her şey bir şekilde olacağına varıyor. Hayırlıysa oluyor hayırsızsa daha hayırlısı oluyor. Bu noktada şu an çözemediğim başka şeyler var. Bir şekilde kendime engel oluyorum, bu beni yoruyor. Ben kendime engel olmaktan daha çok yapmayı yaşamayı seviyorum ama hayat sadece bana ait değil, beni durduran bu düşünce. Bunun da doğruluğundan emin değilim ama en azından  şu an en fazla bunu yapabiliyorum...

  

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder